NAZIM HİKMET YILININ ARDINDAN

Almanak 20022002 yılının Nazım Hikmet’in 100. doğum yılı olarak kutlaması UNESCO’nun da gündeme aldığı bir proje durumuna gelince, bu projenin nasıl yozlaştırılabileceği de görüldü. Nazım Hikmet’in mezarının başına işadamlarını götürenler, onun mezarını yurduna götürülmesini isterken “orta malı tarlalardan” söz edişini, jandarma korkusunun ortadan kalkışını şart sayışını görmezden gelenler bu tavırlarıyla yetinmediler. Nazım Hikmet’i barışçı, sosyalist kimliğinden soyarak yalnız bir kadın düşkünü, sosyalizm düşüncesiyle aldatılmış bir romantik, sosyalizmin varolduğu ülkede yaşaması zor bir yazar kimliğine de bürümeye çalıştılar. İletişim araçlarını bu yolda kullandılar. Ancak, iletişim araçlarının gücüne kültür ve dayanışmayla karşı çıkmayı düşünen bir gurup aydın, Nazım Hikmet’in nasıl anılması gerektiği konusundaki görüşlerini bir bildiriyle kamuoyuna açıkladı.

Cengiz Bektaş, Gülsüm Cengiz, İbrahim Çiftçioğlu, Aydın Çubukçu, Güngör Gençay, Şükran Kurdakul, Yılmaz Onay, Kemal Özer, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer’in adlarıyla sunularak imzaya açılan bildirinin tam metni şöyleydi:

 

NAZIM HİKMET 100 YAŞINDA

2002’yi “Nazım Hikmet Yılı “ olarak kutlama düşüncesi, geniş çevrelerce ve UNESCO tarafından gündeme alınmıştır.

Nazım’ın yurt ve dünya çapında hakettiği biçimde anılması, milyarlarca emekçi ve emekten yana olan insan açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak anmaların emperyalist küreselleşme saldırısının gizli-açık oyunlarıyla yürütülmeye çalışılması karşısında; bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için umut besleyen insanların da Nazım’a yaraşır bir tavrı sergilemeleri gerekmektedir.

Bilindiği gibi egemen güçler de, uzunca bir süredir Nazım’la geçmişte olduğundan çok farklı biçimde ilgileniyor. Bu anlayışın doğrultusunda, düzene uygun bir Nazım Hikmet portresi çiziliyor. İşçi ve emekçilerin kapitalizme karşı yürüttüğü mücadele bayrağını taşıyan ve bütün ömrünce bu ilkeler uğruna savaşan bir sanatçı olduğu unutturulmak isteniyor. Amaçlarını gerçekleştirdikleri ölçüde, Nazım’a ve onun simgelediği değerlerle buluşan halk özlemlerine karşı işlenen ve işlenmesi sürdürülen suçlar da unutulur sanılıyor.

Önemle bilinmesi gerekir ki, Nazım Hikmet kapitalizme ve emperyalizme karşı savaşan bir halkın şairiydi ve sonuna kadar da öyle kaldı.Nazım Hikmet işçi ve emekçilerin yoldaşıydı, kapitalizmin ideolojisi ve politikasıyla uzlaşmaya asla yanaşmadı. Çağdaş bir hümanistti. Sanatının evrenselliğini bu ögeler belirliyor.

Biz aşağıda imzası bulunanlar; Nazım Hikmet’in karşı olduğu güçlerin etki ve denetimi dışında yürütülecek çalışmalara başlamış bulunuyoruz.

Nazım Hikmet’in yaşamı boyunca inandığı ve mücadele ettiği düşünceler doğrultusunda Nazım bilincini yaşatan herkesle (her kişi ve kurumla) olanaklarımızı birleştirmek istiyoruz.

“Kurtuluştan önce” onu “kurtuluş gününe” taşımak isteyen herkese “davetimizdir”.

Bildiri, Nazım’ı tanıyan, onunla çalışmış yazarlar ve özellikle Nazım’ın dünya görüşünü paylaşan genç aydınlarca imzalandı. Bildirinin girişimcilerinin de katıldığı Nazım Hikmet 100 Yaşında Komisyonu, bir dizi etkinlik planladı. Bu komisyonun ve komisyonla birlikte proje üreten demokratik kuruluşların düzenlediği panellerde Nazım Hikmet’in yazarlığının özellikleri, masal, tiyatro, fıkra, roman ve senaryo yazarlığının önemi, şairliği, dönemi içinde yazar olarak yeri, sınıf mücadelesine katkısı irdelendi. Şiirlerinden dinletiler yapıldı. Nazım Hikmet’in fotoğrafları ve şiirleriyle oluşturulan Sevdalı Bulut adlı gezici sergi ( gerçekleştirenler İbrahim Çiftçioğlu ve Savaş Çekiç) bu panellerin ve dinletilerin yapıldığı kentleri dolaştı.

Yurtiçinde ve yurtdışında pek çok demokratik kurum da Nazım Hikmetle ilgili kutlamalar düzenledi. Eğitim Sen’in şiir ve müzik gruplarının dia eşliğindeki Nazım Hikmet şiirleri dramatizasyonları anılmaya değer.

Nazım Hikmet çeşitli programlarla tanıtılıp tartışıldı ama bu arada onun kitapları da mirasçısı tarafından Yapı Kredi Yayınları’na satıldı. Bu satış bir başka tartışmayı, sanat eserinin bir mal gibi devredilip devredilemeyeceği tartışmasını gündeme getirdi. Kitabın yayın haklarının devrine karşı olanlar korsan bir Nazım Hikmet seçkisi düzenleyip dağıttılar.

Nazım Hikmet ile ilgili toplantıların bir bölümü de yurt dışında yapıldı. Ortadoğudaki savaş ve emeğe küresel saldırının sürmesi yurtdışındaki kimi toplantıların 2003 yılında da sürmesine yol açtı.

Nazım Hikmet yılının geleceğe yönelik en önemli etkinliği kuşkusuz Nazım Hikmet ile ilgili inceleme ve çalışmaların yeniden gündeme gelişiydi. Nazım Hikmet Yılında bu çalışmalara yeni ciddi çalışmalar da katıldı. Bunlar arasında Nazım Hikmet’in üvey oğlu Memet Fuat’ın Nazım Hikmet adlı biyografi çalışması ile A’dan Z’ye Nazım Hikmet adlı biyoğrafik ansiklopedisi, Şükran Kurdakul’un Sennur Sezer’le birlikte hazırladığı, Nazım Hikmet’in şiirinde belirgin temaları inceleyen Nazım Dünya ve Biz adlı incelemesi ilk akla gelenler.

Nazım Hikmet yılının sona erişinden sonra, bir arabeskçinin biyografik romanına onunla ilgili bölümler yazması, bir MHP’linin onunla ilgili araştırma yayınlayacağı iddiası, Nazım’ın yalnızca evrensel büyük bir şair değil, kendisini meşru göstermek isteyenlerin sığınacağı bir kapı gibi algılandığını da kanıtladı.

Ek bilgiler

  • Yazar: Sennur Sezer
  • Yıl: 2002
Ara...